Özgür Hüseyin Akış
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ekonomi
  4. MÜLTECİLER TÜRKİYE’DE İŞÇİ SINIFININ PREKARYASINI MI OLUŞTURUYOR?

MÜLTECİLER TÜRKİYE’DE İŞÇİ SINIFININ PREKARYASINI MI OLUŞTURUYOR?

featured

Son zamanlarda tartışılan bu başlığın işçi sınıfının yerini alacağı iddiasında olanlar var. Prekarya yani işsizlerin, sözleşmeli ve güvencesiz çalışanların içerisinde olduğu ve ayrı bir sınıf olarak tarif edilen bu toplam aslında vardı sadece sayıları arttı. İşçi sınıfının parçası olan ayrı bir yerde tanımlanmayacak hazır yedekte duran bu yedek iş gücünü Marksizm üretim sürecinin doğallığında aynı zamanda da sistemin kendisinden kaynaklandığını söyler.

İşçi sınıfının yerini hep birileri alacak tartışmalarının altında yatan neden iş sınıfının tarihsel olarak devrimci bir sınıf olduğu ve bugün de bu güncellikte olduğu gerçeğinden kaynaklıdır. Sınıfların ortadan kalktığı iddiasıyla yola çıkıp sermayenin çıkarları için Dünya’nın her yerini savaş alanına çeviren Emperyalizm bugün milyonlarca insanı zorunlu nedenlerle göç etmesine sebebiyet vermiştir.

İşçi sınıfını kendi içerisinde bir ayrışmaya sürüklemek için üretim şeklinin değişmesiyle yoğunlaşan hizmet sektöründe çalışanlara beyaz yakalı, geleneksel tarzda üretim yapan işçilere mavi yaka sıfatı yakıştırılmasıyla birlikte, kendi içlerinde bir ayrılığın tohumu ekilmiş, ne tarz çalışırsa çalışsın emeğini satarak bir ücret karşılığın da çalışan üretim aracına sahip olmayan herkesin işçi sınıfın bir parçası olduğu gerçeği hala tartışılıyor.

İdeolojik olarak yıllarca içerisine serpilen kimlikler, inançlar bunun neden olduğu ayrışma işçi sınıfının yan yana gelmesini zorlaştırıyor. Güncel ayrışma konumuz ise Mülteciler. Suriye’deki iç savaşla birlikte yoğun olarak göç alan Türkiye milyonlarca Suriyeliye ve Ortadoğu ülkelerinden farklı birçok kişiye ev sahipliği yapıyor. Ev sahipliği devleti yönetenler tarafından kullanılan bir kavram. İnşaat, tekstil, tarım başta olmak üzere birçok sektör de çocuklarda dahil ağır sömürü koşullarında çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Düzensiz göç ve plansızlıktan kaynaklı geçici sığınmacı statüsündeki bu mültecilerin kayıtsız, güvencesiz ucuz iş gücü olarak üretim sürecinin bir parçası oldukları biliyor. Mülteciler yoksulluktan kaynaklı çalışabilecek durumda olan bütün aile bireyleriyle beraber çalışmak zorunda kalıyorlar. Mülteci çocuk işçiliği de bu anlamda bir milyona yakın. Kesin bir veri bulunmuyor.

Mültecilere yönelen yabancı düşmanlığı, ırkçılık söylemlerinin bugün işçi sınıfının en güvencesiz kesimine yöneldiğini unutmamak gerekiyor. İşçi sınıfı içerisinde oluşan bu katmanlaşmanın sınıfın bütünlüğüne zarar verdiğini birlikte hareket etme kabiliyetinin yitirilmesine neden olduğunu söylemek gerekir. Suriye’deki dengelerin değişmesiyle birlikte gitmeleri istenen Mültecilerin gitmesini istemeyen sermaye sınıfı ucuz iş gücünü kaybetmek istemiyor. Şunu da unutmamak gerekli Suriye’de iktidara gelen El Kaide den ayrılan bir grup. Hala bir siyasi istikrar söz konusu değil. Can güvenliği de farklı inanç ve kimlikler için söz konusu değil.

Bugün Mülteciler için işçi sınıfının en ağır koşullarda çalışan ucuz işgücü ve kayıtsız çalıştırılanları tanımı daha doğru olacaktır. Türkiye işçi sınıfının dışında değil tam tersine içerisinde olup en ağır sömürü koşullarının birebir muhatabıdır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir