Eğitim ve Öğretimin yeni başladığı bu dönemde eğitimin içeriği tartışılırken müfredattaki değişikliklerle çocukların bilimsel eğitimden uzak inanç ve teknik beceri gelişimine dayalı bir eğitim modeli hükümetin ve sermayenin ortak isteği. Okulların fiziksel koşulları yani mesela temizliği ve güvenliği yukarıdaki isteğin tersine devleti az ilgilendiren konular. Okullara sürekli çalışacak temizlik işçisi yerine iş kurun işgücü uyum projesi kapsamın da haftanın üç günü çalışacak 6500 TL ücret vereceği kişilerle okulların temizliğine katkı sağlayacak olan devlet, okulların güvenliği konusunda ise bu kadarcığını bile yapma sorumluluğunu hissetmiyor.
Okulların fiziksel şartlarıyla çok ilgili olmayan Hükümetin, müfredatla ve meslek okullarıyla bu kadar içli dışlı olması çocukların eğitimiyle değil de gelecekte uyumlu becerikli ucuz iş gücü olmalarındaki isteğinin nedeni ekonomi politikalarından anlaşılabilir.
TÜİK 2019 raporunda çalışan çocuk sayısını 720 bin olarak açıklarken raporda tarım sektöründe, sokakta ve mülteci çocukların yer almayışı, yine ardından pandemi süreci çocukların eğitime erişimde karşılaştıkları zorluklar tablet, internet o dönemin en temel eğitim araçlarıydı. Bunların da birleşmesiyle çocuk işçiliğindeki artış hükümete ve sermayeye yeterli gelmemiş olmalı ki 2016 yılında ve 2021 yılında yapılan yasal değişiklikle MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) yaygınlaştırıldı. Bu merkezlerde 18 yaş altında 300 bin çocuk bulunmakta.
Merkezlere giden çocukların 4 gün iş yerine bir günde okula gitmesi eğitimlerini tamamlayan, birlikte yapıldığında gelişimlerine katkı sağlamasının ötesinde olduğu İSİG meclisinin raporunda anlaşılabilir. Son bir yılda çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 66 çocuğun oluşu çocukların bu merkezler bünyesinde ağır işlerde çalıştığını gösteriyor.
Çocukların meslek okullarına teşvik edilmesi yeni bir proje değil elbette. 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki eğitim politikası tamda istenilen şekilde inanç temelinde müfredat içeriği, bununla birlikte meslek okulları memleket meselesi olacak kadar büyük bir proje.
Evet Mesleki orta okullar açılıyor şimdide. Dört ilde açılacak olan bu okullar MESEM’e hazır çocuklar yetiştirilsin isteniyor.
Sermaye üretmeden kara geçmeliydi çünkü acelesi vardı. Sanayi devrimiyle birlikte üretim biçimindeki değişiklik, toplumsal yaşamı da belirlemiş çocuk işçiliği yaygınlaşırken çocuklar madenlerde, fabrikalarda kaç saat çalışsınlar, yaş sınırı ne olsun gibi tartışmalar yapılmış yasal düzenlemelerde bu şekilde hayata geçirilmiştir.
Tarım işçilerini ziyaret eden Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan gerçekten inanamayacağınız şeyler söylemiş. Buyurun” “Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuk işçiliğinin sonlandırılması alanında yaptığı çalışmalar diğer ülkelere de rehber niteliğinde. Temel amacımız çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi sürecinde çalışmalarımızı yoğunlaştırmak” diyen Işıkhan, bunun yanında Millî Eğitim Bakanlığı ile belli yaş aralığındaki gençleri mesleğe yönlendirme ve boş zamanlarını değerlendirme çalışmaları yürüttüklerini anlattı.” Aslında söylediklerinin son kısmı meslek okullarının yaygınlaşmasında kendi bakanlıklarının da sorumluluğu olduğunun itirafı.
Yeni dönemde açılacak olan Mesleki ortaokullar eğitimdeki sorunlara yenisini eklemiş oldu. MESEM’in alt yapısı olacak bu okulların tartışılacağı yer yine çocuk işçiliğine yapacağı katkı olacak.