Sendikaların ortaya çıkışı burjuva devrimleriyle beraber işçi sınıfının toplu halde üretimin parçası olduğu yeni bir ekonomik, sosyal, kültürel bir düzen yaratırken işçilerin bir araya gelme ihtiyacından dolayı ortaya çıkmıştır. 18. Yüzyılın ortalarından itibaren çalışma saatlerinin uzunluğu, çalışma koşulları başta olmak üzere iş yaşamındaki olumsuzluklar karşısında mücadele etmek için kurulan sendikaların kuruluşuyla beraber sermaye sınıfı işçilerin örgütlülüğünü engellemek için büyük uğraşlar vermiştir. İşçi sınıfının kararlı mücadeleleriyle birlikte sendikal haklar devletlerin kanunlaştırmasını zorunlu kıldı.
Türkiye’deki sendikal harekete sınıf sendikacılığı mayası da mücadeleler sonucunda katılmış 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte bu sendikacılık modeli büyük tahribata uğramıştır. Darbeyle birlikte DİSK’in kapatılması ve ayrı bir dava başlığı oluşturulması darbenin işçi sınıfının örgütlüğüne karşı kininin bir sonucudur. 1982 Anayasasında sendikal haklar olsa da uygulanıştaki zorluklar bugün de hala devam ediyor. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.” ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 25’nci maddesi “İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.”
Agrobay seracılıkta 22 Ağustos’ta Tarım Sen sendikasına üye olan kadın işçiler maaşları ve tazminatları ödenmeden 39 işçi işten çıkartıldılar. Bu seracılıkta işçileri sendikalı olmaya teşvik eden şey çalışma koşullarının zorluğu, iş güvenliği ve iş kazası riskleri. Agrobay işçilerinin aktardığına göre çalışma koşulları şu şekilde.
”Agrobay serasında kadın işçilere ağır işler yaptırılıyor. Seralar jeotermal enerjiyle ısıtılıyor. Bu yüzden bazı zamanlar çalışma ortamında sıcaklık 60 dereceye kadar çıkabiliyor. İşçiler yoğun tarım kimyasallarına maruz kalıyor. Koruyucu ekipmanlar yetersiz ya da verilmiyor. Ağır kimyasallar nedeniyle tırnakları ve ellerinde yaralar oluşuyor.
Serada yüksek tonlu hasatlar yapılıyor ve işçiler domatesleri asansörlerle topluyor. Bu araçlar eski ve doğru düzgün güvenlik önlemi yok. Ağır ve aynı işi sürekli yapmaktan kaynaklı fıtık gibi fiziksel hastalıklar çok yaygın. Kimyasal maddelere maruz kalmalarından ötürü solunum rahatsızlıkları mevcut. Servisler ise eski, klimaları yok. Kışın buz gibi, yazın cehennem gibi sıcaklıklarda işçilerin günde üç saatleri yolda geçiyor. Agrobay seracılık işçilerine tuvalete gitmeyi dahi hak görmeyen bir kölelik koşulu dayatıyor. “
Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre 192 bin işçi çalışıyor ve sadece yüzde 28’i sendika üyesidir. Sigortasız çalıştırılan işçi sayısı resmî açıklamaların üstünde olduğu belirtiliyor. Sendikalarda örgütlü olan işçiler de daha çok sürekli istihdam edilen orman işçileri.
Hakları için çalıştıkları seranın önünde günlerdir mücadele eden işçiler sonuç alamayınca Ankara’ya yürüyüş başlattılar. Önden bir heyet oluşturan işçiler Ankara’da Çalışma Genel Müdüründen randevu talep ederken karşılığında olumsuz bir yanıt gelirken cebimden mi ödeyim tepkisi geldi. Sendikalar kanununda işçilerin sendikaya üye oldukları için işten çıkartılamayacağı maddesi varken bu kanunun uygulanmasını sağlamak ilgili bakanlığın sorumluluğunda değilmidir?