“Bahar geldi çocuklar
Çıkın kırlara
Çiçek-Lenin çocuklar çiçek-Lenin
Güneş bütün varlığıyla tezahür etti
Güneş-Lenin çocuklar güneş-Lenin
Hayvanlar tekrar çayırlara çıktı
Sütlerini için
Kuvvet-Lenin çocuklar kuvvet-Lenin”
(Nazım Hikmet)
22 Nisan 1870’te Lenin, Simbirsk’te doğdu. Hayatı boyunca işçi sınıfının iktidara geleceği günün hayalini kurarak yaşadı. Bu hayalini gerçekleştirdi de.
Soğuk Rusya topraklarında barış, ekmek ve özgürlük isteyen emekçileri birleştirdi; baskıcı, otoriter Çar’ı devirdi.
1917’de, 47 yıllık mücadelesi ete kemiğe büründü. Bolşevik Devrimi’nin 73. gününde Lenin, “Paris Komünü’nü geçtik mi?” diye sordu. “Evet, geçtik,” dediler.
Marx ve yoldaşı Engels’in 1871 Paris Komünü’nde gördüğü işçi iktidarının daha büyük ve uzun ömürlüsü kurulmuştu.
Ve Sovyetler Birliği 74 yıl ayakta kaldı.
Bugün Lenin’in doğumunun 155., Sovyet Devrimi’nin 108. yılı.
Bugünün dünyasına baktığımızda, Lenin’in fikirleri hâlâ güncelliğini koruyor. Ancak işçi sınıfı, Sovyetler öncesinde kazandığı birçok hakkı yavaş yavaş sermayeye geri vermeye başladı bile.
Bir zamanlar, Sovyetler Birliği çelik bir yumruk gibi sermayenin ve emperyalizmin üstündeyken; sendika ve örgütlenme işçi sınıfı için birer umut ve birlik aracıyken, bugün “örgütlenme” korkulan bir kelimeye, “sendika” ise işbirlikçi bir sivil toplum kurumuna dönüşmüş durumda.
Isınma, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel haklar artık adeta komedi konusu. Mesai ücretleri bile işçi sınıfına bir lütuf gibi sunuluyor.
Sigortasız çalıştırma, asgari ücret üzerinden sigorta gösterme gibi etik dışı uygulamalar, hem dünyada hem de ülkemizde normalleşmiş durumda.
Ve elbette, çocuk işçiliği…
Korkunç bir artış söz konusu. Minicik çocuklar, evlerine katkı sağlamak için büyüklerin bile tereddüt edeceği işlerde çalıştırılıyor. İş kazalarında bu çocukların küçücük bedenleri eziliyor, çarpılıyor, parçalanıyor.
Bir de ucuz iş gücü olarak çalıştırılan göçmenler var.
Yurtlarından edilen, yaşamak için ülkemize ve dünyanın birçok yerine göç eden bu insanlar, sigortasız ve yarı ücretle çalıştırılıyor. İş kazası geçirdiklerinde ise, “Zaten kimliği yok” denilerek üzerleri örtülüyor, hatta bazıları yakılarak yok ediliyor.
Bugün Lenin’in 155., Sovyet Devrimi’nin 108. yılı.
Eksiklikler, işçi sınıfının sömürülmesine zemin hazırlıyor. Sermaye, her gün yeni bir sömürü biçimi dayatıyor.
Ama işçi sınıfı bu kanlı çarktan kurtulmalı.
Bir Lenin beklemeden, içlerindeki Lenin’i uyandırmalı.
“Sovyetler Birliği vardı” demekle yetinmemeli; daha güçlüsünü, daha uzun ömürlüsünü nasıl kurarız diye düşünmeli.
Örgütlenmeli.
İşçi sınıfı partisini bulmalı.
Anti-emperyalist, anti-kapitalist, laik ve cumhuriyetçi bir harekete dahil olmalı.
Bugün Lenin’in 155., Sovyet Devrimi’nin 108. yılı.
Lenin hâlâ genç.
Sovyet Devrimi hâlâ sağlam bir pusula…

Yazınız çok güzel olmuş kıvılcım ateş
Emeğinize sağlık
Elinize sağlık, Sayın Kıvılcım Ateş