Emeğin girdiği tüm mesleklerin kendine göre zorlukları vardır. Hiç fark etmez kol veya kafa emekçisi olmanız, emeğinizi satarak geçiniyorsanız hayatınızın en güzel zamanlarını küçük bir azınlığın daha iyi koşullarda yaşaması için veriyorsanız, zordur yaptığınız iş.
Dişlerinizi sıkarak, ağız dolusu küfür etmemek için kendinizi zorladığınız ve her günün bir sonraki günden farklı olmayacağını bilmeniz de yaptığınız bu işi daha da zorlaştırır.
Geçenki yazımda içinden geldiğim inşaat işçilerinin bazı sorunlarından bahsederken birkaç konuyu atladığımı fark ettim. Onlara biraz değinerek onlarca meslekten bir tanesinin zorluklarından bahsederken aslında tüm emekçilerin nasıl şartlarda evlerine ekmek götürmek zorunda kaldığını da sizlerle paylaşmak isterim.
İnşaat sektörü Türkiye ekonomisine en çok katkı sunan ve genellikle pek çok orta ve büyük ölçekli şirketin içinde yer aldığı bir pasta dilimidir. Haliyle çok sayıda emekçinin ekmek kapısı ve sömürülme alanıdır da.
Takip ediyorsunuzdur, Türkiye’de bir inşaat biterken diğeri hemen başlamaktadır. Ara vermez yapıcıların işi. Ülkede dengeler değişse bile bu düzende işsiz kalmaz inşaat patronları. Ortadoğu, Kafkaslar, Afrika vb. her yer bu devasa büyüklükte sektörü çok rahat doyurabilmektedir.
Bu rekabet dünyasında inşaat işçileri ise ara vermeden bir o şehir bir bu şehir sonra şu ülke derken hayatlarının büyük bir bölümünü ailelerinden uzak, çocuklarına hasret bir şekilde geçirir. Eski yapı emekçileri sevdiklerimizle mektuplaşırdık biz deseler de yeni dönem görüntülü görüşmeler ile bu uzaklığı yakın etmeye çalışsalar da sevdiklerinin yanında yakınlarında olmadıktan sonra neye yarar…
İnşaat tozunu yutan çıkamaz bu meslekten de derler. Biraz doğruluk yanı vardır, ne yapsın emekçi eline aldın mı malayı, küreği, penseyi, kurbağacığı mesleği oluyor zamanla. Bırakamıyor haliyle maaşı, mesaisi derken üç beş kuruş gönderebildiyse ailesine yetiyor ona.
Zordur hasretlik ve işsizlik korkusu inşaat işçisi için. Zor gelmez torba torba çimentoyu kaldırıp taşımak, kolundan kalın kabloyu çekmek, onlarca metrelik yükseklikte aşağı bakmadan çalışmak.
Bir de katlanır birçok şeye. 3X7 metrelik konteynerde 6-8 kişi kalmaya, tahta kurusu tarafından yenmiş yataklara, sıcak su olmayan banyoya ve perdesiz duşakabinlere. Saatlerce enerjisi tükenene kadar çalışır sonra önüne üç kap yemek konur. İki kaşıkta biter çorbası. Böceği, kılı eksik olmaz pilavından. İnce dilimlenmiş ekmeği hamur olur ağzında.
Yaz kış fark etmez durmadan çalışır inşaat işçisi, yazın kavurucu sıcağında bir yudum su için iner inşaatın onuncu katından zemine, kışın kaba inşaatın etrafı naylon ile kapandıysa nimetten sayar, hele bir de ısınma kabinleri varsa… Vida dönmez parmak uçlarında, keser atar. Tutamaz eller bir aleti, kabloyu, boruyu. İki dakika ısınmak ister ustabaşının sert bakışları altında, daha buzu çözülmeden parmakları hadi denir, hadi iş başına…
Zordur hasretlik ve işsiz kalma korkusu inşaat işçileri için. Dünyayı kaldırmaya mahkûm edilen Atlas gibidirler. Hesiodos, Theogonia’sında şöyle der Atlas için:“Atlas dünyanın son bulduğu (en batıda) bir yerde güzel sesli Akşam Perilerinin (Hesperides) karşısında dimdik ayakta durup Gökkubbe’yi taşımaktadır. Zeus’un ona biçtiği yazgı budur.” ** der.
İnşaat işçileri içinde yazgı bu mudur?
Yazgısı ay sonunu getirmek için gece gündüz çalışmak, tatil, dinlenme bilmemek mıdır?
Yaşlanmak mıdır sevdiklerini görmeden?
Bunların hiçbiri değil elbette.
İnsan kendi belirler kendi kaderini, zincirini kendi kırar, ona dayatılan yazgıya karşı dimdik durmasını bilir.
İnşaat işçileri de bu kötü duruma dur demek için bir araya gelmeyi, dayanışmayı ve bu düzeni değiştirmeyi amaç edinebilmelidir.
PE İnşaat İşçileri Ağı işte bu amaçla yola çıktı. Türkiye’nin dört bir yanındaki inşaat emekçisiyle iletişime geçmeye ve dayanışmaya çağırıyor. Bu mücadelenin bir ayağı olan Ankara’da ise bu hafta sonu bir buluşma gerçekleşecek
Yolu açık olsun. Yolumuz açık olsun…

** https://tr.wikipedia.org/wiki/Atlas_(mitoloji)#cite_note-:0-1
Sizin de emeğinize sağlık,yazınız yine tam isabet Görkem Bey,
Allah razı olsun sesimizi duymaya başladınız
İnşallah sizin sayenizde ve pe daynışma aşı sayesinde birlik olacağız
Dünyayı yaratan inşaat emekçilerini anlamanız ve anlatmanız çok değerli, emeğinize sağlık.
Kapitalizim düzeni sinen toplumun dna kodlarına işletilen bu sistem itiraz hakkının bir hak oldu bilincine kavuşamadan Zor ama imkansız DEYİL.
yine güzel bir yazı dizisi devamını dilerim
Emek karşılığının, günümüz zorlu şartlarına yenildiği bu düzene değindiğiniz için teşekkür ediyorum. Kaleminize sağlık.
Kaleminize sağlık . Harika bir yazı .