CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Somalili yetkililere karşı TBMM’den teslim edilmiş mektup hakkında “Somali’nin denizcilik yetkisi alanlarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin ataması, mevcut operasyonlarımızı ve ülke güvenliğimizi tehlikeye atabilir” şeklinde bir uyarısını yaptı.
CHP’nin Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, TBMM’ye sunulan Somali tezkeresine alakalı olarak bir yazılı bildiri gerçekleştirdi ve hükumeti uyardı. Bağcıoğlu, Somali’nin denizcilik hukuku alanlarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin atanmasının, Türkiye’nin şu andaki operasyonlarını ve ülke güvencesini tehlikeye atabileceği uyarısını yaparak, “Bu sebeple, tezkereyle ilgili olarak içerik ve uygulama bakımından ortaya çıkabilecek riskli neticeler dikkate alınmalı. CHP olarak, Somali Tezkeresi’ne dair endişelerimizi TBMM gündemine taşıyacak ve konunun hassasiyetle incelenmesi için gayret göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
Bağcıoğlu, “kuvvetlerimizin varlığına yönelik son derece tehlikeli sonuçları olabilecek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu anda gerçekleştirdiği mevcut operasyonları ve görevleri aksatabilecek ve ülke güvencemizi zayıflatma potansiyeli doğurabilecek bir süreci içeren bu talebe ilişkin ciddi endişelerimiz var” diyerek, “Somali’deki birliklerimizin mevcut muharebe görevi yoktur ve gelecekte de olmamalıdır” şeklinde konuştu.
Somali’ye karşı TSK uygulamasının uygulanması olması gerektiğinde; öncelikle titiz bir ön hazırlık sürecinin uygulanması, açık bir direktifin hazırlanması ve bu yönde planlamanın yapılması gerektiğini belirtti Bağcıoğlu, “Dolayısıyla, sorunsuz bir uygulama için öncelikle politik hedefin ve ayrıca anlaşmada konu edilen Deniz Güvenliği faaliyetlerine ilişkin görevlerin açıkça belirtilmesi gerekmektedir ki, bu maalesef Başkanlık talebinde ve ikili anlaşmada tanımlanmamıştır” dedi.
Bağcıoğlu son olarak; “öncelikle Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarımızda yürütülmesi gereken sismik ve sondaj çalışmalarını sonlandırarak, riskli ve sorunlu bir coğrafyada aynı çalışmaları yürütmek için arkasındaki ülke çıkarlarının neler olduğunu halka açık bir şekilde paylaşılmalıdır. Suriye politikasında da acı bir şekilde gördüğümüz gibi, ülke çıkarlarına hizmet etmeyen ve hayalci düşüncelerin bir sonucu olarak yürütülen dış politika uygulamalarının maliyetini tüm ülke olarak ödemekteyiz. Bu bağlamda, ‘TSK personeli, anavatandan çok uzak bir yerde başka bir devletin çıkarlarını korumak için belirsiz ve belirsiz bir görev için gönderilecek mi?’ sorusuna doğru ve vicdanlı bir yanıt verilmelidir. Devlet Başkanlığı Tezkeresi bu bağlamda çok hassas ve detaylı şekilde değerlendirilmeli, soru işaretleri çözülmelidir.” ifadelerini kullandı.