İstanbul’un Bakırköy ilçesindeki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden mezun olan Kısmet Ekim Tekinbaş, sanat dünyasında reklam, sinema ve dizi projelerinde çeşitli roller üstlendi.
Ancak, büyük şehirde yaşamanın getirdiği stres ve özellikle İstanbul’da artan deprem endişesi, Kısmet Ekim Tekinbaş’ı radikal bir karar almaya itti. Bu kaygılarla birlikte, ailesinin Trabzon Araklı’daki köyüne yerleşme kararı aldı.
Sanat kariyerinin zirvesinde sayılabilecek bir dönemde, doğayla iç içe, daha sakin bir yaşam arayışı onu bu yönde adım atmaya sevk etti.
Kısmet Ekim Tekinbaş
HARABE BİR EVİN MUHTEŞEM DÖNÜŞÜMÜ
Dünyanın pek çok yerini gezmiş bir isim olan Kısmet Ekim Tekinbaş, yaklaşık üç yıl önce Araklı ilçesi Erenler Mahallesi’ndeki baba evine kesin dönüş yaptı.
Harabe durumdaki bu evi, herhangi bir profesyonel yardım almadan, tamamen kendi çabalarıyla adeta yeniden inşa etti. Bu süreçte, evin sıvasından boyasına kadar tüm ağır işleri tek başına üstlendi.
Kısmet Ekim Tekinbaş, bu dönüşümün kendisi için sadece bir ev onarımı değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi değişimi olduğunu ifade ediyor.
GERİ DÖNÜŞ YOK: BURAYA ÖLMEYE GELDİM
Köy hayatına başlangıçta alışık olmadığını belirten Kısmet Ekim Tekinbaş, zamanla bu yeni yaşam tarzına uyum sağladığını ve hatta buradaki hayatı çok sevdiğini dile getirdi.
Kısmet Ekim Tekinbaş, “Buraya ölmeye geldim, asla geri dönmem” diyerek köy yaşamına olan bağlılığını ve geri dönme niyetinin olmadığını net bir şekilde ifade etti.
KARADENİZ DOĞASININ BEREKETİ
Kısmet Ekim Tekinbaş, Karadeniz insanının çalışkanlık özelliğinin kendisinde de bulunduğunu ve bunu köye geldikten sonra fark ettiğini belirtti. Köy hayatının kendisine yeni şeyler öğrettiğini ve her zorluğun bir öğrenme fırsatı sunduğunu ifade etti.
Ayrıca, Karadeniz’in eşsiz yeşilliğine hayran kaldığını ve bu güzelliklere doyamadığını dile getirdi. Doğayla iç içe olmanın ona hem ruhsal hem de fiziksel olarak iyi geldiğini vurguladı.
KENDİ KENDİNİ GELİŞTİRİP USTA OLDU
Sanatla iç içe bir hayat sürmesinin getirdiği mimarlık ve tasarım ilgisiyle, Kısmet Ekim Tekinbaş, evinin inşası sırasında videolar izleyerek ve insanlara danışarak bilgi edindiğini kaydetti. Yaklaşık üç yıl boyunca gece gündüz çalışarak bu yapıları kendi kararlarıyla şekillendirdiğini ifade etti.
KÖYDE ÜRETİM VE HUZURLU BİR YAŞAM
Köy yaşamının sanılanın aksine çok üretken ve huzurlu olduğunu belirten Kısmet Ekim Tekinbaş, kendi ektiği sebzelerden yemek yaptığını ve deri çanta dikimi gibi uğraşlarla meşgul olduğunu söyledi.
Köyde gürültü, araba sesi gibi olumsuzlukların olmaması, onun için büyük bir huzur kaynağı. İstanbul’daki gürültülü ve stresli hayatın aksine, köyde hiç bitmeyen işlerin olduğunu ve bu sayede sıkılmadığını dile getirdi.
DÜNYAYI GEZDİ, HUZURU TOPRAĞINDA BULDU
Portekiz, Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya ve Fas gibi pek çok ülkeyi gezen Kısmet Ekim Tekinbaş, dünyanın hiçbir yerinde kendisine ait bir toprak verilmeyeceğini fark ettiğini ve bu yüzden Araklı’ya geldiğini vurguladı.
Kendi toprağında yaşamanın ve üretmenin getirdiği hazzın paha biçilemez olduğunu belirtti. Kısmet Ekim Tekinbaş, buranın kendisi için muhteşem olduğunu ve kesinlikle geri dönmeyi düşünmediğini, ömrünü burada tamamlayacağını ifade etti.
AMCANIN GURURU: EL BECERİSİ VE UYUM SÜRECİ
Kısmet Ekim Tekinbaş’ın amcası Ali Tekinbaş, yeğeninin gayretinden ve el becerisinden övgüyle bahsetti.
Herhangi bir resmi eğitim almamış olmasına rağmen evini kendi becerisiyle inşa etmesinin takdire şayan olduğunu belirtti.
Küçük yaşta İstanbul’a gitmiş olmasına rağmen, baba ocağına dönerek buraya uyum sağlamaya çalışmasının önemli olduğunu vurguladı.
İstanbul’daki yaşamla köy yaşamının çok farklı olduğunu da ekledi.