Prof. Dr. Murat Terzi, inme ve felç vakalarının Türkiye’de en yaygın rastlanan nörolojik rahatsızlıkların başında geldiğini vurguladı.
Bu ciddi sağlık sorununun, kalp hastalıklarının hemen ardından gelerek ülkedeki ikinci en büyük ölüm nedeni olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Terzi, inme ve beyin damar hastalıklarının Türkiye’de her sene yaklaşık 45 bin vatandaşın yaşamını yitirmesine sebep olduğunu kaydetti.
ÖNLENEBİLİR RİSK FAKTÖRLERİNDE BESLENME KRİTİK
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Prof. Dr. Murat Terzi, ölümcül sonuçlara ve kalıcı engellilik durumlarına yol açabilen bu hastalığın aslında büyük ölçüde önlenebilir olduğuna dikkat çekti.
Yaş veya genetik yatkınlık gibi değiştirilemeyen etkenlerin yanı sıra, kontrol altına alınması mümkün olan risk faktörlerinin bulunduğunu ifade etti.
Bu faktörlerin en başında beslenme düzeninin geldiğini belirten Prof. Dr. Murat Terzi, özellikle tuzlu ve yağlı gıdalardan kaçınılması, bunun yerine sebze ve meyve ağırlıklı olan Akdeniz tipi beslenmenin benimsenmesi gerektiğini söyledi.
Bu beslenme modelinin, özellikle 60 yaş ve üzeri bireyler için hayati bir önem taşıdığını vurguladı.
Buna asla izin vermeyin! Çocuğunuzun geleceğini mahveden tehlike…
DÜZENLİ EGZERSİZ VE SAĞLIKLI YAŞAM ALIŞKANLIKLARI
Koruyucu unsurlar arasında düzenli fiziksel aktivitenin de kritik bir rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Murat Terzi, haftada iki ila üç gün boyunca yürüyüş yapmanın veya düzenli olarak fiziksel faaliyette bulunmanın inme riskini ciddi düzeyde azaltabileceğini ifade etti.
Ayrıca, inme ve felç riskini artırdığı bilinen sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan kesinlikle uzak durulması gerektiğini ekledi.
Bu yaşam tarzı değişiklikleri, beyin sağlığını koruma ve olası hastalıkları engelleme yolunda atılacak en önemli adımlar olarak öne çıkıyor.
YÜKSEK RİSK GRUPLARI VE KONTROL ALTINDA TUTULMASI GEREKEN HASTALIKLAR
Prof. Dr. Murat Terzi, beyin damar hastalıklarının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en yaygın görülen nörolojik rahatsızlıklar olduğunu ve önemli bir özürlülük ve ölüm nedeni oluşturduğunu tekrarladı.
Beyin damar hastalıklarının temel olarak damar tıkanıklıkları ve beyin kanamaları şeklinde iki ana grupta incelendiğini, en sık karşılaşılan durumun ise halk arasında inme veya felç olarak adlandırılan beyin damar tıkanıklıkları olduğunu açıkladı.
Kontrol altına alınması gereken diğer hayati risk faktörlerinin ise yüksek tansiyon (hipertansiyon), yüksek kolesterol (hiperlipidemi) ve diyabet olduğunu belirtti.
Bu kronik hastalıkların etkili bir şekilde tedavi edilmesi, inmeyi önlemede büyük bir etkiye sahiptir.
Yapılan araştırmaların, belirli bir yaş grubunda her 6 kişiden birinin yaşamı boyunca inme geçirme tehlikesi altında olduğunu gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Murat Terzi, bu nedenle risk faktörlerinin titizlikle kontrol altına alınmasının zorunlu olduğunun altını çizdi.
Ekran başında göz sağlığına dikkat: 20-20-20 kuralı gözleri kurtarıyor! Dijital çağın göz sağlığı tehdidi
İLK SAATLER HAYAT KURTARICI: ACİL VE HIZLI MÜDAHALE
Felç durumunda hastalara yapılan müdahalelerde ilk 6 ila 8 saatin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Murat Terzi, Türkiye’deki sağlık sisteminin bu konuda önemli bir entegrasyona ulaştığını belirtti.
112 Acil Servis, acil servisler ve nöroloji klinikleri arasındaki koordinasyon sayesinde hastaların hızla en uygun merkezlere sevk edildiğini ifade etti.
Erken dönemde uygulanan damardan ilaç tedavileri veya anjiyo yöntemleriyle tıkalı damarın açılması gibi müdahalelerin, hastanın yaşam kalitesini ve sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini dile getirdi.
Bu nedenle, bir felç şüphesi durumunda hızlı bir şekilde hastaneye ulaşmanın hayati bir öneme sahip olduğunu söyledi.
REHABİLİTASYON SÜRECİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Hastanede uygulanan tedavilerin kan sulandırıcılar, kolesterol ve tansiyon düşürücü ilaçları içerdiğini belirten Prof. Dr. Murat Terzi, inmeye yol açan nedenlerin tespiti için beyin tomografisi, şah damarlarının görüntülenmesi ve kalp muayenelerinin yapıldığını aktardı.
Kalpte bir ritim bozukluğu ya da farklı bir sorun tespit edilmesi durumunda bunun da tedavi edilmesi gerektiğini ekledi.
Beyne kan taşıyan damarlarda ciddi bir tıkanıklık söz konusuysa stent takılması veya cerrahi operasyonlar gibi girişimsel yöntemlerin de gündeme gelebileceğini ifade etti.
İnme sonrası dönemde ise hastaların eski sağlıklarına kavuşmaları için rehabilitasyon sürecinin büyük bir önem taşıdığını vurguladı.
İnme sonucu gelişebilen güçsüzlük, denge sorunları ve konuşma bozuklukları gibi tablolar için uygulanan fizik tedavi, rehabilitasyon ve dil-konuşma terapileriyle hem fiziksel hem de bilişsel fonksiyonların iyileştirilmesinin hedeflendiğini sözlerine ekledi.
Sinsi hastalık, her dokuz yetişkinden birini tehdit ediyor! Bu alışkanlıklar hastalığa zemin hazırlıyor