Havaların soğuması, okulların açılması ve insanların daha kalabalık, kapalı ortamlarda daha sık zaman geçirmesi sebebiyle üst solunum yolu enfeksiyonlarında beklenen bir artış yaşanıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Hülya Kuşoğlu, bu süreçte görülen hastalık artışına ilişkin önemli bilgiler verdi.
Uzm. Dr. Hülya Kuşoğlu, şu anda Rinovirüsler başta olmak üzere, Covid-19 ve yavaş yavaş görülmeye başlayan İnfluenza virüslerinin gündemde olduğunu belirtti:
“Mevsimin de gelmesiyle beraber solunum yolları enfeksiyonlarında artış gözlemliyoruz, beklenen bir artış. Salgın olarak değil ama beklenen düzeyde bir hastalık artışı gerçekten görüyoruz. Okulların açılması, havaların soğuması ve insanların kapalı ortamda; daha kalabalık bir yerde, daha sıkışık zaman geçirmesi sebebiyle yayılım da daha kolay oluyor. O nedenle bu mevsimde beklediğimiz artışı görüyoruz, hem çocuklarda hem erişkinlerde beklediğimiz bir solunum yolu enfeksiyonu dönemi.”
Bazı virüslerin, örneğin İnfluenza’nın, yüksek ateş, kas ağrısı ve hastayı perişan edecek şiddette halsizlikle seyredebildiğini ifade eden Kuşoğlu, doğru tanı için mikrobiyoloji testlerinden destek alınmasının önemine değindi.
RİSK GRUPLARI VE KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
Enfeksiyonların genellikle 7 ila 10 gün sürdüğünü, ancak bağışıklığı zayıf kişilerde bu sürenin 2 haftaya kadar uzayabileceğini söyleyen Dr. Kuşoğlu, kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üzeri ve yeni doğmuş bebeklerin daha riskli grupta olduğunu hatırlattı.
Kuşoğlu, özellikle risk grubundakilerin İnfluenza aşısı olmalarını tavsiye etti. Hastalık yayılımını azaltmak için ise şu önlemlerin önemini vurguladı:
“İnsanlar hasta olduğunda kendini izole ederse, okula, işe gitmezse, çevresindeki arkadaşlarını enfekte etmezse bu sayı daha az olacaktır. Gitmek durumunda kalırsa da maske takarak, mesafeye, el hijyenine dikkat ederek etrafındaki kişileri de korumuş olur. Özellikle maske takılması konusunda tavsiyelerim olacak, kalabalık ortamlarda örneğin; toplu taşımada ya da asansör gibi sıkışık bir ortam varsa, kalabalık bir yere gideceksek maske takarak kendimizi korumuş oluruz. El hijyeni oldukça önemli bir de mesafeye dikkat etmek gerekiyor.”
“DAMARDAN BİLİNÇSİZ UYGULAMALARLA KİŞİLER HAYATINI KAYBEDEBİLİYOR”
Ölüm iddialarıyla gündeme gelen, halk arasında “atom serum” veya “sarı serum” olarak adlandırılan damardan vitamin takviyelerine karşı kesin uyarılarını yineleyen Dr. Kuşoğlu, beslenme konusundaki tercihlerini şöyle dile getirdi:
“Sıvı, ılık çay, ılık şeyler içmek iyi gelecektir, sağlıklı beslenme, günlük almamız gereken sebze ve meyve porsiyonlarını tamamlamak. Mümkünse biz vitaminlerin gıdalarla alınmasını tercih ediyoruz.”
Damardan vitamin takviyeleriyle ilgili halk arasında yayılan yanlış inanışa dikkat çeken uzman, bu uygulamaların tehlikelerini şu sözlerle açıkladı:
“Böyle bir yanlış inanış var; ‘Damardan vitamin takviyesi yapınca hemen ayağa kalkacağız, hastalık çabuk iyileşecek’ gibi aslında böyle bir durum yok. Hatta damardan yapılan vitamin uygulamaları alerjen olduğu için kişi farkında olmadan alerjiktir. Bunu evde yapınca, kontrollü bir ortamda yapmayınca da hayatını riske atacak şekilde bir alerjik reaksiyon verebilir. Bazen haberlerde de çıkıyor, böyle evde yapılan bilinçsiz uygulamalarda insanlar hastanelik olabiliyor hatta daha ileri aşamalarda hayatını da kaybedebiliyor. Lütfen, hekim kontrolü olmadan, hastane ortamı dışında, bu şekilde damardan vitamin takviyeleri de yapmayalım. Getireceği fayda da olmayacağı için böyle bir yaklaşım niye var, çok da aklım almış değil. Hastane dışında evde bu tarz damardan uygulamalar lütfen yapmayalım.”
