Çanakkale’nin Biga ilçesinde 14 yaşındaki bir öğrencinin akranı tarafından ağır şekilde darbedilerek yoğun bakıma kaldırılması, akran zorbalığını yeniden gündeme taşıdı. Klinik Psikolog Yağız Ata, benzer olayların giderek arttığını vurgulayarak ailelere uyarılarda bulundu.
Ata, “Sorunun çözümü çok basit. Çocuklarınıza dokunun, onları anlamaya çalışın. Kısacası çocuklarınızın içinde kopan fırtınayı duyun” dedi.
“ÇOCUKLARDA ÖFKE VE TAHAMMÜLSÜZLÜK GÖZLENİYOR”
Psikolog Ata, son yıllarda 18 yaş altı çocuklarda şiddet eğiliminin arttığını belirterek, “Biga’da yaşanan olay üzücü bir örnek. Çocuklarda ciddi bir öfke, tahammülsüzlük ve neden-sonuç ilişkisi kuramama gibi sorunlar görüyoruz. Bu durum kimi zaman bilgisayar oyunlarından taşınan davranışlarla da besleniyor” ifadelerini kullandı.
ÜÇ TÜR ZORBALIK
Akran zorbalığının farklı boyutlarına da değinen Ata, “Zorbalık; duygusal, fiziksel ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte siber zorbalık olarak üçe ayrılıyor. Çocuklar artık internet ortamında da şiddete ve kötü muameleye maruz kalıyor” dedi.
“AİLELER ÇOCUKLARINI DAHA YAKINDAN TANIMALI”
Ata, ailelerin rolüne dikkat çekerek şu öneride bulundu:
“Özellikle lise çağındaki çocukların beklentilerini, arkadaş ilişkilerini, sorunlarını anlamak gerekiyor. Çocuklarla daha fazla vakit geçirmek, onlara dokunmak ve sağlıklı iletişim kurmak zorunluluk haline geldi.”
“ŞİDDET DÖNGÜSÜNE DİKKAT”
Çocukların şiddete maruz kalmasının, ilerleyen dönemde aynı davranışları göstermelerine yol açabildiğini vurgulayan Ata, “Şema kimyası dediğimiz bu döngüde, kişi başlangıçta karşı çıktığı şiddeti zamanla kendisi uygulamaya başlıyor. Bu nedenle önleyici adımlar kritik” diye konuştu.
“KRİZİN SONUCUNA DEĞİL BAŞLANGICINA ODAKLANILMALI”
Ata, çözümün yalnızca olaydan sonra değil, en başta önleyici tedbirlerle sağlanabileceğini belirtti:
“Zorbalık yapan da zorbalığa uğrayan da bizim çocuklarımız. Bu tabloyu büyük resmin bir parçası olarak görmeliyiz. Ebeveyn tutumları, eğitim eksiklikleri, sosyoekonomik koşullar ve denetim yetersizlikleri bu sorunu besliyor. Toplum olarak çocuklarımızı kaybetmeden önce onların ihtiyaçlarını duymamız gerekiyor.”